Untitled Document
 MÜMINLERIN BILGISINE 
 GÜNÜN AYET-İ KERİME'Sİ:
Ey İman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. (Al-i İmran 200)

 GÜNÜN HADİS-İ ŞERİF'İ:
Bizim orucumuzla Ehl-i Kitab'ın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.

 GÜNÜN SÖZÜ:
Ey hased eden insan! Sen, Rab’inin takdirine isyan ediyorsun.
 
 FAYDALI SİTELER 
 
 SİTEDEKİ ZİYARETÇİLER 
Şu an sitede, 3 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

 
 ZİYARETÇİ SAYACI 
Pazartesi71
Salı22
Çarşamba63
Perşembe80
Cuma60
Cumartesi61
Pazar85
Toplam:325684
En Çok:581
 
http://www.siraceddin.com - silsile - Şeyh Muhammed Osman Siraceddin-i Sani (K.S.)

    

HALEN YÜKSEK GÖLGESİ ÜZERİMİZDE BULUNAN ŞEYH OSMAN SİRACEDDİN SANÎ EFENDİ HAZRETLERİ (K.S.)
(1314-1417 Hicrî) (1896-1997 Miladî)

O, ulu bir ağacın bir bölümü, canlı yapraklı, olgun meyve veren bir ceviz dalı, geniş gölgeli, esintisi tatlı, serin; kokusu bir kalpten çıkan ve cennet kokusu taşıyan, ortalığa yayılan, akıntısının durdurulması imkânsız bir kaynaktan akan bir su; o kaynak ki ne fitne, ne de fesad çamurları bu suyu bulandıramamıştır.

İşte bu ulu zat, saf ve temiz bir kaynaktan içtiği bu su ile tarikat bahçesinin azametli ulu bir ağacı olup meyvesi insanlara şifa vermektedir. Ben, bu zatı insanları methederek anlatmak istemiyorum; zira onun methedilip anlatılmaya ihtiyacı yoktur.

Koyu ve karanlık bir gecede yüksek dalgalarla çalkalanan, bir deniz ortasında kalan beni veya herhangi bir isteyeni sahile sağ ve sâlim çıkaracak, geceyi aydınlatacak bir ışık olmasını dilemekteyim.

Onu görünce, Yüce Allah (CC)'ı anardın. Onunla oturacak olursan, imanınla takvanın arttığını, dünya sevgisine karşı duygularının azaldığını fark ederdin. İşte sâlih ve abid bir kişinin sıfatları budur. Dergâhında her yönden gelmiş, değişik dilleri konuşan, gayeleri ayrı ayrı olan insanları görürsün. Oradan hiç kimse ümitsizlikle ayrılmaz. Onun dergâhı, mekruh olan her şeyden ve her türlü lekeden temizdir. Tatlı bir sesle tilâvet edilen Kur'an-ı Kerim Âyetleri'nden ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz için okunan kasidelerden vecde gelerek titrersin. Mecliste bulunanlar, sabır ve kalp rahatlığı ile okunanları dinler ve bu zatın heybetli simasını tatlı bir tebessümün sardığını görürlerdi. Her sorulan soruyu veya bir müşkülün halli için anlatılanları sabır, dikkat ve saf bir gönül rahatlığı ile dinler, lüzumlu uyarı ve tavsiyelerde bulunurdu.

Makamı dedikodudan, gıybetten, haysiyet kırıcı ve mahremiyetlere dokunacak sözlerden, insanların saklı yönlerini açıklamaktan uzak ve temizdir. Herkesi ibadete, Yüce Allah (CC)'tan korkmaya, tövbe etmeye, sabırlı olmaya, Yüce Allah (CC)'a güvenmeye davet ve teşvik ederdi.

Bu zat, âlimlere ve ilim ehline karşı büyük saygı gösterirdi. Kelimenin tam anlamı ile âlimlerin hizmetkârı sayılırdı. Terbiye ve edeple konuşması, kullandığı kelime ve cümlelerin manâ ve inceliği özelliklerindendi; yazdığı mektuplarda ve irâd ettiği hutbelerde de bu özellik fark edilirdi. Muhatabı kendisine sert ve kusurlu hitab da bulunsa da sıkılmaz ve rahatsız olmadığı gibi muhatabının konuşmasını kesmekten de sakınırdı.

Bu zat, meclisinde bulunanlara her türlü cesareti vererek dertlerini, içlerinde bulundukları güçlükleri açıkça anlatmalarını isterdi. Bir kimse bu zata karşı kötü bir davranışta veya düşmanlıkta bulunsa dahi o kimseye bir eza veya zarar geldiği görülmemişti. Ancak Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin "Bir kimse bir evliyama veya bana iman etmiş bir kimseye düşmanlık ederse, o kimseye karşı savaşmasına izin verdim" Hadis'i unutulmamalıdır.

Bu zat, misafirlerine yemek yedirir, yerlerini ve uyumalarını temin eder, Allah (CC) rızası için kulların üzerlerindeki belâ ve musibetleri hafifletmeye, hangi renk ve dilden olursa olsunlar, hastalıklarını tedaviye çalışır, müptelâ oldukları dertten kurtulmaları için lüzumlu ilâçları verir, fakir, zengin, rütbe ve makam ayırt etmeden, akrabalık olsun veya olmasın, herkesi bir tutardı.

Eli çok açıktı; yemez, yedirirdi. Yüzündeki tatlı tebessüm hiç bir zaman eksilmezdi. İleri görüşlü idi. Son derece alçak gönüllü idi. Hazret-i Osman (R.A.)'ın huy, ahlâk ve hayâ duygusunu taşır, insanlar arasında kardeşlik, dostluk, anlaşma kokusunu yayardı. Maiyetinde veya çevresinde aciz, misafir olmaya muhtaç, rahatsız, acı duyan ne kadar kişi varsa bunların tümü onda maddi ve manevî ilâçları, huzur ve sükûnu bulmuşlardı. Bütün bunlara ve güzel davranışlarına şefaatini, insanlar arasında, insanların yararına olan kerametli aracılığını da ilâve edebilirsin. Çünkü bu zat onlardan olup, onlar için gönderilmiştir.

Bu zatta nefsin tezkiyesi, insanların ıslâhı, şaşkın nefislere, hastalıklı akıllara, kalbî huzur verecek tasavvufun incelikleri, güzel iz ve işaretleri tecessüm etmiştir. Nice akılsızların akılları, bu tarikatın hanegâhına girip oturduktan sonra başlarına gelmiştir. Nice şaşkın insanlar, bu zatın ıtır kokan nefeslerinden ve icabet gören duası bereketi ile doğru yola yürümüş oldular.

İnsanlardan, tarikat mensuplarından, helâl yemeleri için alın teri ile çalışmalarını istemiş, onları bu yolda cesaretlendirmiştir. Ruhbâniyetten şiddetle kerahat duyar, gençlere, faydalı ilimler öğrenmeyi tavsiye eder, bu yolda onları teşvik ederdi; özellikle işlerinde, ticarette, ziraatte hüner ve maharet sahibi olmalarını isterdi. İleri görüşüne, ona arz olan her işte gösterdiği isabetli tedbirleri de ekleyebiliriz. Basiretli ve hikmet sahibi bir kimse dahi onun gösterdiği sağlam ve isabetli tedbirden başka bir tedbir gösteremez.

Bu kerametli şahsiyet, büyük dedeleri gibi, arazi ıslâhını, su kaynaklarının temiz tutulmasını, meyve ağaçlarının dikilip yetiştirilmesini, köprüler inşasını, kanallar açılmasını, kuyular kazılmasını ve bu gibi işleri pek severdi.

Devrud ve Mahmudabad köylerini, yolcular ve mülk sahipleri için en güzel kışlık ve yazlık ikamet ve iskâna elverişli hale getirmişti.

Bu köylerde çeşitli sebze ve meyve bahçeleri düzenlemiş, oraları, ikamet edeceklere hayırlı ve bereketli bir duruma getirmişti. Aynı zamanda, irşaddan bir an dahi geri kalmamıştı. Yeni gelen ziyaretçisinin tevbe ve tutumunu bir an dahi geciktirmezdi. Böylece İslâm âleminde bütün dikkatleri üzerine çekmiştir.

                                                                                        Abdüllâtif Mevlud Abdülkerim
                                                                                   18 Şevval 1409 H-23 Mayıs1989 M

İlim, bilim, hikmet ve temizliği lûtfu ile ihsan eden, bunların arasından seçip gönderdiği azametli peygamberlerinden Hazret-i Âdem'den son Peygamber'i Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz'e ve hanif olan âline ve eshâbına, şehitlerine, evliyalarına, âlimlerine, salih kimselere vefa ve sevgi kâsesinden içiren, bunlarla şirkin pisliğini, tortusunu, cefasını izale eden Yüce Allah (CC)'a hamd-ü senalar olsun.

Ben, otuz yıldan beri vakitlerimi, yolculuğumun çoğunu zamanın kutbu büyük mürşid Şeyh Muhammed Osman Siraceddin Nakşibendi (K.S)'nin huzurunda bulunmak için harcamıştım. Gücümün yettiği ve hatırımda kaldığı ölçüde, bu ulu zatın altın kırıntıları gibi hayat hikâyesini, onun vasiyetlerini, müjdeli haberlerini, bu aileye intisab eden büyüklerin kerametlerinden bir demeti sizlere sunmayı istedim. Hazret-i Şeyh'in kendi kaleminden çıkan ve sizlere faydalı olacak hususları Yüce Allah (CC)'a dua ederek O'nun ihsan ve lûtfu ile sizlere arz etmeyi uygun buldum.

                                                                                            Abdullah Mustafa Salih-Fenâi



Başa Dön

Allah Dostu Şeyh Muhammed Osman Siraceddin-i Sani Hazretleri (KS) web sitesi.
PHPNUKE ©