GÜNÜN AYET-İ KERİME'Sİ: Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar. Şüphe yok ki Allah, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları hiç sevmez. (Nahl-22-23) GÜNÜN HADİS-İ ŞERİF'İ: Müşrik olarak ölenle, bir müslümanı haksız yere öldüren hariç, Allah bütün günahları affedebilir. GÜNÜN SÖZÜ: Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de şeytandan dert satın alır.
Şeyh Ali Hüsameddin (K.S.)'in, Şeyh Muhammed Osman Siraceddin (K.S.)'e gönderdiği, O’nun fazilet ve büyüklüğünü anlatan ve O'na sevgi ve bağlılığını ifade eden beş adet mektup ve Muhammed Alâeddin (KS) ile ortaklaşa yazdıkları mektup.
Hangi yer ve mekânda bana bir emir verse, kalemi elime alıp duvara şöyle bir yazı yazarım: "Ey gözümün insanı! Senin yerin, benim gözümün bebeğindedir." Saygıdeğer, sevgi dolu mektubunu almış oldum; gönlümüz rahatladı, sevinçle doldu. Bu mektup bizlere, ruhunun kokusunu getirdi. Bu fakirin meramına göre sevinç ve selâmette, her türlü zehirli yorgunluklardan uzak kalmanı, her türlü eğrilikten korunmuş olarak dik ve doğru olarak ayakta, emniyet, selâmet ve sağlıkla kalmanı Cenabı Hakk (CC)'tan dilerim.
Dayılarımızdan aldığımız haberler, bizleri sevindirip memnun etti. Dayımız Muhammed Ali Bey’in vefatı, bizleri üzdü ve hüzüne boğdu. Size, bu hususta taziye ve teselli mektubu gönderdim. Ruhumdan daha aziz olan sizden ricam, benim namıma taziyede bulunmanızdır. Hal ve durumunuzun selâmeti hakkında bu fakire bilgi vermenizi rica ederim.
Kusurlu, cahil, âsi kul, Şeyh Ali
Hazreti Osman seni korusun, bu zayıf ruhum sana feda olsun. Mübarek emriniz beni düşündürdü; misafirlerle meşguliyetim, buyruklarınızı yerine getirmemi geciktirdi. Ey iki evde gözümün ve kalbimin nuru! Hicret, itaat rızasından başka bir şeyi celbetmez. Ayağım, huzurunuzdaki üzengilerde bulunmaktadır. Şu cihet bilinmektedir ki, ben ve siz, gerçek sevgiliye fedayız, yeter ki bu yer, Allah (CC)'ın emanet ettiği bir yer olsun. Şeyhler, beni afiyetle müjdelediler. Bilmiyorum, acaba zamanın geçişine mi, yoksa sevgiliden ayrı düştüğüme mi esef edeyim. Bu iki ağırlıktan hangisini taşıyayım, bilmiyorum.
Şeyh Ali
Gözümün ve kalbimin nuru Osman babam! Mektubunu almakla illetim şifa buldu, hazin olan gönlüm, hatırım sevinç ve ferahla doldu. Siz Şeyhler Nazretîne (tazelik), minnet ve şükranımı arz ederim. Allah (CC) sizlerin gizliliği ile bizleri kudsî kılsın.
Artan hastalığım, bir ölçüde azalarak sıhhat kazandı. Halsizlik ve zayıflık son derece artmış bulunmaktadır. Biraz sıhhat ve kuvvet kazanmak için bir tabibin gelmesini lüzumlu görmekteyim ve hayırla rica etmekteyim.
Çocuğun şifa bulmasını, Allah (CC)'dan niyaz ederim. Azizim Hâlid'in gözlerinden öperim. Size altı adet portakal gönderdim, afiyetle yersiniz. Yüce Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz’in, âl ve eshabının ve sizin mevcudiyetiniz bizler için bir sevinç ve kolaylık kaynağıdır.
Şeyh Ali
Dünya ve ahiret evlerindeki tatlı hayatım ve kalbimin kuvveti olan ve hal ve hareketlerimin yardımcısı Şeyh Osman Hazretleri! Emriniz üzere, aziz Şeyhim Şeyh Ali'yi kendi memuriyetine gönderdim. Allah (CC) izin verirse, bundan sonra, sizin hatırınız için, çoğunlukla bizim elimizin altında bulunacak ve evinin yıkılmasına izin verilmeyecektir.
Esas olan, vehim ve vesveseleri bırakması gerekir. Sizlerden daima sıhhat ve afiyetinizin devamı hakkında müjdeli haberleri beklerim, efendim hazretleri...
Şeyh Ali
Hazreti Osman Zinnureyn (RA)'den, Şeyh Osman Siraceddin (KS)'i korumasını diler, Allah (CC)'in izni ile Osmanî haziresinin çevresinde bulunmasını dilerim.
Ey ruhumun yorucu rahatı! Bütün âlem sana feda olsun. Rahmet ve güzellik dolu mektubunuz, cümlemizi sevinçli kıldı. Bu vesile ile iştiyakımızın arttığını bildiririz. Artmış olan güzelliğiniz, kalplerimize baskın yapıp üzüntü, keder ve acımızı silip götürdü. Allah (CC)'a hamdederim ki, usanacak, yorgunluk verecek bir sebep yoktur. Umumiyetle diyebilirim ki, bu taşıdığım kalbi sizlere feda etmiş olmakta bir beis görmemekteyim. Bizlerin yegâne istek ve arzumuz, sizin selâmet ve emniyette olmanızdır. Akrabalık ve rahim bağı icabı göndermiş oldu-ğunuz bir miktar karpuzu almış bulunuyoruz.
Böylece hâlis ümid ve emellerim artmakta, ruhumun bedende kalması için ruhlarla ahid ve misakta bulunmak isterim ki, sizin ulu makamınızda daim kalmanız için kendi ruhumu sizlere takdim edeyim. Sizleri ziyaret etmek, yegâne arzumdur. Şimdilik bu kadarla yetindim. Senin bekanı Allah (CC)'tan niyaz etmeyenler, hiçbir zaman bâki kalmayacaklarını bilmelidirler.
Şeyh Ali
"Müridler arasındaki anlaşmazlığı gidermek için iki büyük şeyh olan Muhammed Alâeddin (KS) ile Ali Hüsameddin (KS)'in ortaklaşa yazdıkları mektup."
Din kardeşlerimize ve her yönüyle açık olan şeriata itaatli olanlara ve Allah (CC)'ın salât ve selâmı üzerine olsun, medar-ı iftiharımız Hazret-i Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sünnetini izleyip isteyenlere, evvelâ din ve dünya mutluluğu için selâm ve dualarımızı takdim ederiz. Onlara hayırlı dualar eda ettikten sonra İslâm'ın sevgi ve şefkatiyle, hayırla anar, din ve dünya mutluluğunun temeli olan nasihat ve uyarı dolu kelimelerle nazar-ı dikkatlerini çekeriz.
Nitekim Hakk Teâlâ (CC), güçlü Kitab’ında: "Mü'minler kardeştir" buyurmak-tadır ki, Müslümanlara, Yüce Allah (CC)'ın en kesin ve açık bir hitabıdır.
Ve yine Hazret-i Fahr-û Âlem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, bir Hadis’inde: "Bir kimse, nefsinin sevdiğini kardeşine lâyık görüp sevdirmedikçe, mü'min olamaz" buyurmuşlardır. Diğer bir Hadis’te: "Müslüman odur ki, diğer Müslümanları elinden ve dilinden selâmet ve emniyette bırakandır" buyrulmuştur.
Böylece Âyet ve Hadisler’in anlam ve iktizası gereği, itaat şarttır. İslâm ümmeti, kendi aralarındaki kin ve düşmanlıkları bırakmalıdır. Zira bu kötü ahlâk ve huyların terk edilmemesi, pişmanlık ve üzüntüye sebep olur. Bu sebeple bu tavsiyelerimize dikkat edilmesi, böylece şeriat ve tarikat kardeşliği arasında bu gibi zan ve şüpheye sebep olan huy ve tabiatlardan uzaklaşılması lüzumu vardır. Çünkü zan ve şüphe sahiplerinin dünya ve ahiretteki amelleri bâtıldır.
Özellikle şeyhlerin ailesine mensup müridlerin yapacakları en güzel şey, seleflerinin usûl ve esası üzerine yürümeleridir. Amelleri, kıskançlıktan ve anlaşmazlıktan uzak olmalıdır. Bizler, iki kardeşin çocukları ve Şeyh Bahaeddin (KS) ile Şeyh Ziyaeddin (KS) ailelerinin hizmetkârı olup, tatlı ve güzel bir kardeşlik bağı ve sevgisi içinde yaşamaktayız. Bu sevgi ve dostluk, aşağıdan yukarıya olsa da, aynı ağacın dallarının eseridir.
Ve yine bizler, aklımız başımızda veya sarhoş olsak da, bir meclisten çıkmışız. Kardeşlerimiz bizim gönül ve hatırımızı sayacak olurlarsa, biz, bütün kulların karşısına çıkarız.
Bizler fakir kimseleriz ki, aramıza, din ve dünyamızın mutluluğunu karartacak hiçbir nefret ve ayrılık tohumu ekilemez. Zira sebepsiz kızgınlık ve garaz, ruhî bir hastalıktır. Kullar itaatli olmalı, tarikata karşı malum vazifelerini cehd ve gayretle, cimrilikten, büyüklükten, kıskançlıktan ve düşmanlıktan uzak olarak, yalnız kendi akranlarına karşı değil, tarikattaki bütün din kardeşlerine karşı yerine getirmelidir. Birbirleriyle karşılaştıklarında, hüsn-ü niyetle tanışıp anlaşmaları ve dostluk kurmaları icab etmektedir.
Zira bu ulu cemaat veya taifenin büyükleri, tarikatımızın usûl ve edebleriyle sıfatlanmışlardır. Şunu demek isteriz ki, her şey terbiye, edeb ve dostluk üzerine kurulur. Ne var ki, kurtlarla köpekler hiç bir vakit anlaşamazlar; bu sebeple kulların ruhları, kendi aralarında anlaşıp birleşmelidir. Şayet onların güçlü duyan kulakları varsa, şerefli şeriata uygun tarikat adabıyla uğraşmalıdırlar. Kur'an hatmine, tehlil ve tekbire hep birlikte devam etmelidirler ki, aralarında anlaşmazlık ve düşmanlık doğmuş olmasın. İşte bu uğraştan dolayı, şeyhlerimizin rahmet ve merhametleri onlara yetişir ve manevi yardımları gecikmeden ulaşır. Şayet bu söylediklerimizin ve yazdıklarımızın aksine amel ederlerse bizlerden bir yardım, hayır ve dua beklemesinler.
Doğru yolu izleyenlere selâmlarımızı sunarız; Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Muhammed'e, âl ve eshabının tümüne salât ve selâmlar olsun.
Şerefli güzelliklerin hizmetkârları
Ali Muhammed Hüsameddin Nakşibendî ve
Muhammed Alâeddin El Osmanî